Kapatmak için ESC tuşuna basın

Umut Varol Online Fitness Koçluğu

8 | Kendine Liderlik Et, Mental Dayanıklılığın Temeli

Bugün kişisel liderlik üzerine konuşacağız ama hemen gerilmeyin lütfen; bu akademik bir ders değil, sakin bir kafayla dinleyin. Eminim üzerine düşünecek çok detay bulacaksınız ve eminim ki size biraz ilham verebileceğim. Öz liderlik, yani kendi özümüze liderlik etmek, bizim için neden önemli? Mental dayanıklığımıza etkisi ne olabilir ve direksiyonda kalmamıza nasıl destek olabilir? Ben Umut Varol, size biraz da olsa ilham verebilmek için askerlik ve antrenörlük kariyerimden elde ettiğim birikimleri bu podcast içerisinde anlatıyorum.

Kişisel liderlik dediğimizde kendimizi yönetebilme ve kendimiz için öncü olabilme diyebiliriz. Şimdi diyeceksiniz ki, “Nedir yani, kendimizi yönetemiyor muyuz?” Efendim, eğer kendinizi doğru şekilde yönlendirme ve yönetebilme kabiliyetine sahipseniz ve bu konunun bilincindeyseniz, siz zaten işi çözmüşsünüzdür.

Bölüm 9 : Küçük Zaferlerle Büyük Güç Kazanın

Hiç gerisini dinlemeden takip et butonuna basarak ayrılabilirsiniz, ama anlatacaklarım belki bazı boşlukları doldurmanıza fayda sağlayabilir ve size bazı konularda ilham verebilir. Şimdi neden bu konuyu mental denetim içine aldık? Çünkü maalesef birçok insan hala birisinin gelip ne yapması gerektiğini söylemesini bekliyor. Bu biraz üzücü. Bu, geçmiş yaşamımızda edindiğimiz bazı tecrübelerden kaynaklı olabilir. Hayatımızın ilk yıllarında ailemiz belki çok koruyucu şekilde her kararımıza müdahale etmiş olabilir.

Mesela giyeceklerimizi bile bize seçtirmemiş olabilir. Okullarda sürekli ne yapacağımız söylenmiş olabilir; iş seçimi, hatta eş seçimi gibi hayatımızın dönüm noktalarında bile onaylanma ihtiyacı duymuş olabiliriz. Çalıştığımız iş yerinde kararları bizim adımıza hep başkası almış ve biz sadece işi yapan kişi olmuş olabiliriz. Buna benzer hayat boyu süren tecrübeler neticesinde, kendi başımıza karar verme mekanizmamızı belki de zedelemiş olabiliriz.

Aldığımız kararı sürdürme ve hatta sonuçlarına katlanma konusunda bile bazı çekincelerimiz olabilir. Bilirsiniz, hepimizin vardır. Bu çekinceler nedeniyle bir karar almak isteriz ama bazen konu üzerinde düşündüğümüzde, karar sonrasında elde edeceğimiz sonuçlardan çekiniriz. Kararsız olduğumuz için bazı kararları almaktan çekinebiliriz; işte buna benzer birçok sebep. Sonuç ilişkisinden dolayı mental dayanıklılık konusunda, bence çok önemli olan kişisel liderlikten erken dönemde bahsetmemin iyi olacağını düşündüm.

İlerleyen konuları zaten bunların üzerine kuracağız. Kendimize önderlik etmeye başladığımızda, yani kendi başımıza, kendi kendimize öz liderlik yapmaya başladığımızda, bazı kararları sadece kendi düşünce tarzımızla almaya başlarız. Dışarıdan müdahalelere izin vermeden o kararı kendi öz düşüncemizde alırız. Fakat bunun, o kararı sürdürme ve sonrasına katlanmak gibi acı sonuçları olabilir. Bilirsiniz, birçok kişi işler ters gidince faturayı başkasına çıkarmayı sever. Nedendir bilinmez, hatasını kabul edip kendini değerlendirmek yerine suçu başkasına atmayı sever.

Mutlaka çevrenizde böyle insanlar vardır, mutlaka karşılaşmışsınızdır. İşte tam olarak kendi başımıza karar almaya başladığımızda, etrafa suç atma ihtimalimizi bu mekanizmayı bitirmiş oluruz. Bazı insanlar bu ihtimali elinde tutmak için bunu yapmaya devam edebilirler. Alacakları her karar için bir onay arayışına girebilirler. Bilirsiniz, kararlarını orta kararlar alır ve işler kötü gidince kendilerini rahatlatmak isterler. İşte öz liderlik, sorumluluğu kabul etmek, iyisiyle kötüsüyle her şeyin bize ait olduğunu bilmek, düşünce yapımızı yavaş yavaş değiştirebilir.

Bu durum zaman içerisinde karar alma mekanizmamızı geliştirir ve hatta ilerlemek istediğimiz yöne doğru gitmemize destek olabilir. Çünkü ancak kendi kararını alabilen insanlar, kendi belirledikleri, kendi istedikleri yönlerini iyi şekilde tayin eder ve oraya ilerleyebilirler. Herkesin burnunu soktuğu bir durumda kendi yönümüze ilerlemek gerçekten çok zor ve yıpratıcı olabilir. Düşünsenize bir karar alıyorsunuz; kendi hayatınıza dair ilerlemek istediğiniz bir yol var ama herkes buna burnunu sokuyor. Kafanız karışıyor, kırmızı mı, mavi mi, siyah mı?

Kendi başımıza karar almaya ve sonuçlarına katlanmaya başlayınca, zor zamanlarda veya zor şartlarda kendimizi daha etkili şekilde yönetme ihtimalimiz olur. Mental dayanıklılık, zorlu şartlar altında performans gösterebilme ve aynı zamanda bu performansı sürdürebilme kabiliyetidir. Hem performans göstereceğiz hem de bunu devamlı hale getireceğiz; işte kişisel liderlik.

Bu sebeplerden dolayı mental dayanıklılığın temel taşlarından bir tanesi budur. Eğer kendimizin lideri olabilirsek, çevremiz üzerinde bizi daha etkili bir insan haline getirebilir. Burada bahsettiğim etkili olmak, çevremiz üzerinde etkili olmak kavramı; birilerini etki altına alıp yönetmek değil. Sadece iş arkadaşlarımıza, ailemize ve en önemlisi çocuklarımıza doğru şekilde yön verebilmek ve onları daha iyiye yöneltebilmekten bahsediyorum.

Ne ilginçtir ki, bizi ileriye taşıyacak, iyi ve faydalı şeyleri yapabilmek çok zorken, çevremizi algılamamıza ve dünyayı anlamamıza katkısı az olabilecek şeyleri yapmak çok daha kolaydır. Lafın özü: beyni zorlamak ve güçlenmek zorken, onu uyuşturmak ve kıvrımlarını azaltmak kolaydır. Neyse ki, ben eminim sizler de, bizler de, ilk tarafı seçenler, yani daha iyiye ilerlemek için kendini zorlayanlar tarafındayız.

Dün akşam aklıma takıldı ve bir yapay zeka uygulamasına şunu hesaplattım: Akşamları oturup televizyonda bir Türk dizisi izlemek yerine düzenli şekilde kitap okursak sonuçta ne elde ederiz? Bilirsiniz, diziler biraz uzundur ve genellikle anlamsız, gergin müzikler ve uzun bakışmalarla geçer. Bittiğinde elimizde elle tutulur hiçbir şey kalmaz. Hoca bir boşluk, bölüm başına ortalama bir okuyucu için bu yapay zeka 80 ila 100 sayfa arasında bir okuma hesapladı.

Çok ilginç değil mi? O bölümü izlemek yerine herhangi bir kitabı eline alan ortalama bir okuyucu, ortalama bir kitapta 80 ila 100 sayfa okuyabiliyor. İyi bir okuyucu daha fazla okuyabilir. Mutlaka bu durumda, bir sezon o diziyi izlemek yerine o saatlerde kitap okursanız, yaklaşık 10 ila 12 kitabı bitirmiş oluyorsunuz. Eğer haftada 2 defa Türk dizisi izleyen birisi için uyarlarsak, sadece 2 dizinin sezonları bitene kadar 20 ila 25 kitap okumuş olacak.

Bakın, yıllık demiyorum; sezon süresince bunu yıllığa çevirirsek belki 30 ila 35 kitap eder. Ülkemde yıllık kitap okuma ortalamasının 5 veya 6 olduğunu düşünürsek, bu rakam çok etkileyici. Hadi sizin için çok ciddi fark yaratır. Çok özendiğimiz bazı gelişmiş ülkelerde yıllık kitap okuma ortalaması 25 ila 30 civarında. Yani 2 tane dizi izlemek yerine, ciddi bir okuma süresine sahip olmak mümkün.

Şimdi bir de bu okumaları kendi hedefimizle ilgili hale getirirsek ne olur? Aklımızda bunu düşünmeye çalışalım. Hedefinize yönelik bilgi birikiminiz, bu basit yer değiştirmeyle bile size çok ciddi avantaj sağlayabilir.

Geleceğim nokta kitap okumanın faydaları değil. Burada size uzun uzun kitap neden okunur, neden okmalıyız gibi konulardan bahsetmeyeceğim. Geleceğim nokta, kendinize kişisel liderlik etmeniz; eğer kendinize liderlik eder ve saçma sapan şeyleri işinize yarayacak detaylarla değiştirebilirseniz, birkaç yıl içerisinde kendinizi görmek istediğiniz yere götürecek yolu inşa etmek için bir fırsat elde edebilirsiniz.

Bahsettiğim örnek, sadece basit bir değişikliğin nasıl etki edeceğini anlamanız içindi. Düşünsenize, bakış açınız ve olayları değerlendirme kapasiteniz nasıl da artar. Dünyayı algılama şekliniz nasıl da değişir. Bu konuyu ileride tekrar ele alacağız.

Şimdi, kişisel liderlik nedir, ne değildir? Biraz onu irdelemeye çalışalım. Sanıyorum, hayatım boyunca eski mesleğimden de kaynaklı olarak liderlik adına birçok şey okuma fırsatı buldum, dinledim, derslerini aldım ve hatta sahada insanlara liderlik etme fırsatı buldum. Hep dikkatimi çeken bir konu vardı: Liderliği anlatan insanlar, hiç bir gruba gerçekten liderlik etme fırsatı buldu mu, yoksa sadece okuduklarını mı anlatıyorlar?

Bence ikinci seçenek daha baskın. Tarihe yön vermiş kişilerin deneyimlerini ve hareket tarzlarını ele alıp anlatmak belki biraz kolaylık, peki işin temeli sadece o değilse? İşin temeli sadece dünyada büyük işler yapmış kişinin özelliklerini öğrenmek değilse?

İşler yazıldığı gibi çalışmıyorsa, subay olduğum sıralarda çok popüler bir söylem vardı: “Yapamayan yaptıramaz.” Çok kısa, çok net: yapamayan yaptıramaz. Konuyu sizin için biraz daha açacağım. Tabii ki vereceğim örnek askerlikle ilgili olacak. Bir komando tim komutanı düşünelim; özel yetişmiş bir komando timine liderlik yapacak bir tim komutanı. Burada o kişiyi karşılayacak çok ciddi zorluklar var; hem fiziksel hem de mental dayanıklılık gerektiren bir iş.

Eğer böyle bir timi komuta edecekseniz, genellikle sizi şöyle bir zorluk bekler: her türlü fiziksel aktivitede yeterli olmak, göreve dair kullanılacak ekipmanı en ince detayına kadar bilmek. Ayrıca komuta sorumluluğu açısından diğer tüm askeri, taktik, stratejik, hukuki bilgileri bilmek, yani işe dair her şeyden haberdar olmak gerekir.

Örnek: diyelim ki timde keskin nişancı var. Keskin nişancılar, bu özelliklerini geliştirmek için özel bir kursa giderler ve bununla ilgili detaylı eğitim alırlar. Diyelim ki bu keskin nişancı, iğne deliğinden 3 mermi geçirebiliyor olsun. Eğer tim komutanı bu komando timine liderlik yapacaksa, sadece komutanlık değil, onun da en az bu keskin nişancı kadar yetkin olması gerekir.

Benzer şekilde, timde birçok ekipman var. Liderlik yapacağı unsura en temelden itibaren hâkim olmalı, her detayı bilmeli. Ne götüreceği kişilere yetkin olduğunu ve neden peşinden gitmeleri gerektiğini ispatlamalı. Diğer türlü o kişilere liderlik yapmak çok zordur. Nereden mi biliyorum? Bu işlerin tam olarak içinden geldim.

Bunun kişisel liderlikle ilgisi nedir? Eğer bir kişi kendisine kişisel liderlik yapmazsa, zaman içerisinde komuta ettiği kişiler üzerinde etkisi zayıflar. Yani demek istediğim, herkes kendini lider zanneder ama bazıları gerçekten lider olabilir.

Kendimiz için geliştirmek istediğimiz özellikler olabilir: Daha güçlü bir yapı sergilemek, kendi adımızı algıladığımız benliği geliştirmek, ulaşmak istediğimiz benlik hâline getirmek isteyebiliriz. Kendimize kişisel liderlik etmeyi öğrendiğimizde birçok eksik yönü tamamlama fırsatı yakalayabiliriz.

Öz farkındalık konusu: kendi güçlü ve zayıf yönlerimizi bilmek, bunları uzun uzun değerlendirip eksik yönlerimizi fark edebilmek. Eğer farkında değilsek, nasıl geliştirebiliriz? Zayıf yönlerimizi bilmiyorsak üzerinde çalışabilir miyiz?

Kişisel liderliğin ilk basamağı budur: Kendimizi tahlil edebilmek, ulaştığımız sonuçları değerlendirebilmek, güçlü ve zayıf yönlerimizi saptamak ve buna göre hareket etmek. Bu, iş, sosyal yaşam veya hedeflerimizle ilgili olabilir.

Öz farkındalıktan sonra karar alma evresi gelir. Karar almak zordur çünkü sonuçlarına katlanmak gerekir. Rutin düzeni değiştirebilir, durduk yere başımıza iş çıkarabilir. Bu yüzden insanlar karar almak yerine ertelemeyi seçer.

Alınan kararları yapmadıkça, gerçekleştirmedikçe, üzerine gitmedikçe, beyin buna alışır. Karar almanın birçok olası sonucu vardır. Yapmazsak, zamanla buna alışır ve kararları hayata geçirmekte zorlanabiliriz; yaparsak, sonuçlarına katlanmak zorunda kalırız.

Karar alırken sorumluluk yükleniriz. Eğer kendimizi liderlik etmek istiyorsak, bazı kararları almalı ve sorumluluğu yüklenmeliyiz. Başkası liderlik etsin diyorsak, o zaman kişisel liderlik öğrenmenin anlamı yok. Kimse gelip bize liderlik etmeyecek; kendi başımıza kendimizi yönlendirmeyi öğrenmeliyiz.

Öz farkındalık üzerine çalıştık, güçlü ve zayıf yönlerimizi belirledik, sorumluluğu aldık, artık izlenecek bir yol, harita, plan gerekiyor; buna hedef ve vizyon diyebiliriz.

Vizyon kelimesi güçlü bir etkiye sahiptir. Önemli olan nokta: günlük aldığımız kararları alelade almak değil, büyük amaca göre hizalamak.

Eğer amaç bilgi eksiğimizi gidermekse veya bir konuda derin bilgi sahibi olmaksa, televizyon başında vakit harcamak yerine okuma alışkanlığı edinmek ve vizyonu gerçekleştirmek için görevleri buna göre hizalamak daha faydalıdır.

Tespit ettim: Önemli olan öz liderliktir. Günlük alışkanlıkları düzenlememek, kişisel liderliği anlamsız kılar. Öğrenilenleri uygulamak gerekir; aksi takdirde anlamsız zaman harcamaktan öteye geçmez.

Günümüzde bilgi her yerde mevcut. Önemli olan, beynimizin kıvrımlarını düzleştiren safsatalar yerine işimize yarayacak olanlara yönelmek. Kendimize kişisel liderlik yapmamız gereken nokta budur. Disiplin, irade ve azimle, öz disiplin olmadan belirlediğimiz amaca tutarlı şekilde ilerlemek çok mümkün olmayabilir.

Disiplin, verilen kararın doğru şekilde sürdürülmesidir. Karar aldık; örneğin kitap okumak. Kararımızı uygulamak zor olabilir: davetler, aile sorumlulukları, yorgunluk gibi etkenler engel olabilir. Bu yüzden karar alırken, uygulayabileceğimiz zorlukta karar almak önemlidir.

Küçük zaferleri kazanmak önemlidir. Öz disiplin ve küçük adımlarla ilerlemek, benlik algımızı geliştirmek ve mental dağınıklığı önlemek için kritik öneme sahiptir.

Kendimize kişisel liderlik yaparken, vizyona paralel belirleyeceğimiz alışkanlıklar ulaşılabilir ve yapılabilir olmalıdır. Plan yapmalı, öz disiplinle sürdürmeliyiz. Küçük zaferleri kazanmak, tutarlı olmayı sağlar.

Kişisel liderlik üzerine konuştuk; iş büyük, küçük üstü kapatılacak bir şey değil. Karmaşık teoriler yerine, kendimize soracağımız basit sorular ve alacağımız mantıklı cevaplarla başlayan bir süreçtir: Kendimizi tanımak, karar alabilmek, sorumluluk üstlenmek, vizyon belirlemek ve disiplinli şekilde ilerlemek.

Bunlar kulağa sıradan gelebilir, ama uygulandığında hayatımızı baştan sona değiştirebilecek temel taşlardır. Kimse bizi kurtarmayacak, kimse adımıza karar almayacak. Direksiyon elimizde; kendimize küçük de olsa liderlik etmeyi seçelim ve bunu yavaş yavaş geliştirelim.

Küçük bir alışkanlık değişikliği bile yıllar içinde bizi bambaşka bir noktaya taşıyabilir. Lütfen unutmayın, ben Umut Varol, size biraz olsun ilham verebildiysem ne mutlu bana. Bir sonraki bölümde görüşmek üzere, sağlıklı ve güçlü kalın.

Umut Varol

Merhaba, Umut Varol ben. Sistem Mühendisi, Mustafi Yüzbaşı ve Kıdemli Vücut Geliştirme§Fitness Antrenörü'yüm. Amacına ulaşmak isteyen profesyonel ve amatörlere online fitness koçluğu yapıyorum. Mental dayanıklılık konusunda ilham vermek için, "🎙️Kurşun Geçirmez Zihin" isimli podcastimde her hafta bir konuyu ele alıyorum. Fitness ve beslenmeyle ilgili blog yazılarımı burada paylaşıyorum.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir