
Merhaba, bugün küçük zaferleri kazanmak üzerine konuşacağız. Küçük zaferler derken gündelik işler, kendimize verdiğimiz yapılması gereken görevler, kendimiz için ileriye yönelik planladığımız ve kendimizi ileriye taşıyabileceğimiz görevler veya üstümüze düşen işler… İşte bunların hepsini gün içerisinde yaptığımız şeyleri, kendi adımıza geçmiş podcastlerde de bahsettiğim gibi, kendi adımıza belirlediğimiz görevleri yapabilmek, küçük zaferleri kazanabilmek… Bugün bundan bahsedeceğiz.
* Bölümü yukarıda olan oynatıcıdan, Apple Podcast veya Spotify’dan dinleyebilirsiniz.
* Metin tam bir traskriptir, okumanız faydalı olacaktır.
Küçük zaferleri kazanmanın çok ciddi bir psikolojik gücü vardır. Küçük bir görevi başardığınızda beyinde dopamin salgısını tetikler ve motivasyon yaratır. Bu motivasyon, sizin ileriye yönelik daha büyük planlarınızla ilgili çok daha ciddi adımlar atmanızı sağlar. Başardım hissi öz güveni güçlendirir ve geleceğe dair inancınıza da güç katar. Özgüven, mental dayanıklılığın ve devam edebilmenin temel taşlarından biridir. İşte bazı insanlar bazen kendilerini özgüvensiz, yetersiz veya hedefleri için yeteri kadar başarılı bulmayabilir.
Bölüm 10 : Bitirme İradesi
Bu küçük zaferleri kazanabilmek, kendi adımıza aldığımız küçük kararları başarabilmek bizi motive eder, hem mutlu eder hem de ileriye yönelik büyük adımlar atmamız için destekler. Büyük hedefler göz korkutucu olabilir. Attığınızda çok büyük bir hedef varsa—bu hedef belki Everest Dağı’na tırmanmak, belki maraton koşmak, belki çok büyük bir iş kurmak—bazen bu büyük hedefler gözümüzü korkutabilir. Bu durumlarda küçük küçük zaferler kazanabilmek, bu büyük hedefleri parçalara ayırmak ve küçük küçük bunları başarabilmek hem ileriye dönük öz güvenimizi artırır hem de kendimizi algılama şeklimizi değiştirir. Bu sayede ilerleyen süreçte daha fazla iş yapma kapasitemizi artırır.
Büyük hedefleri küçük adımlara bölmek demiştik. Diyelim ki hayalinizde CEO olmak var. Bu gerçekten çok büyük bir hedef, yaşınız ne olursa olsun, şu an konumunuz ne olursa olsun. Bu herkes için büyük bir hedef ve bunun gerçekleşebilmesi için bazı temel taşlara ihtiyacınız var. Diyelim ki bir kişinin mezun olabileceği okullar belli, geçebileceği yollar belli ve siz bu hayalinize, bu hedefinize ulaşmak istiyorsanız, CEO olmak istiyorsanız, bu hedeflerin hepsini tek tek başarmak zorundasınız. Eğer önünüzdeki plan buysa, buna yönelik adım atmalısınız. Bununla ilgili dil öğrenmeniz gerekiyorsa öğrenmelisiniz. Kültürünüzü artırmanız gerekiyorsa artırmalısınız. Belli kurslar almanız gerekiyorsa almalısınız. Bunların hepsi adım adım başarıldığında, tek tek yapıldığında hem özgüveninizi artıracak hem de ana hedefiniz olan CEO olmak için adım adım ilerlemenizi sağlayacak.
Diyelim ki genel kültür seviyenizi artırmak istiyorsunuz. Bunu yükseltip her ortamda kabul gören biri olmak istiyorsunuz. Hepimiz her ortamda kabul görüyoruz ama genel kültür seviyesi yüksek, oturmasını kalkmasını bilen, doğru düzgün cümle kurabilen ve bu seviyede herkese hitap edebilen insanlar biraz daha fazla saygı görürler ve bunun için aklınızda bazı şeyler var. Diyelim ki olabildiğince çok kitap okuyabilmek veya gazete, dergi okuyabilmek. Burada günlük 20 sayfalık bir okuma hedefiniz varsa ve bunu her gün başarabiliyorsanız, 20 sayfa, 20 sayfa… Bu sizin, evet, ben kendim için bir karar aldım, kendime bir görev verdim, günlük 20 sayfalık okuma yapmak gibi ve bunu her gün yapıyorum. Bir süre sonra bu küçük aldığınız kararı başarıyor olmak hem motivasyonunuzu artıracak hem de uzun vadede yaklaşık bir yıl içerisinde 30 civarı kitap okumanızı sağlayacak.
Bir önceki podcast’te de bahsetmiştim. Bu 30 kitaplık hedefi kendi amacınıza yönelik seçerseniz, birkaç yıl içerisinde elde edeceğiniz bilgi birikimi birçok kişiden fazla olacaktır. Büyük hayaliniz CEO olmaktan bahsetmiştik, oldukça büyük bir hayal. Bu sayede yavaş yavaş adım adım gerçekleşmeye başlayacak. Diyelim ki dış ticaret konusunda büyük bir firmanın CEO’su olmak istiyorsunuz ve bunun için ciddi bir bilgi birikimi ve tecrübe gerekiyor. İşte buna yönelik yapacağınız günlük adımlar bu. Çünkü zaferleri kazanmak, bu hedefinizi zaman içerisinde daha sağlam, daha ulaşılabilir ve daha az korkutucu hale getirecek ve adım adım hedefinize doğru ilerleyeceksiniz. Küçük parçalar hâlinde elde edilen bu küçük zaferler, zihindeki büyük hedefe karşı duyulan bariyeri aşmanızı sağlayacak.
Çok büyük hedefler bazen insanlar için korkutucu olabilir. Everest’e tırmanmak gerçekten ciddi bir hedef ve çok ciddi bir hazırlık süreci gerektirir. Bu tip büyük korkutucu hedefler için işleri küçük parçalara bölmek ve küçük zaferleri kazanabilmek, beynimizde oluşan bu büyük hedefe karşı olan bariyeri aşmamızı sağlayacak. Bu da her daim mental olarak daha dayanıklı ilerlememizi sağlayacak. Küçük engeller artık yolumuzdan şaşırtmayacak. Minik minik bu zaferleri kazanarak hedefimize doğru yavaş yavaş ilerleyeceğiz.
Elbette bu küçük zaferlerin bir de birikim etkisi var. Adım adım kazandıkça bunun kendi üstümüzde oluşturacağı bir kartopu etkisi var. Kartopu etkisi, bakış açımızı ve hayatı algılama şeklimizi etkiler. Bu küçük zaferleri kazandıkça daha disiplinli olmaya başlıyoruz. Mental dayanıklılık, devam edebilmek ve azimli olabilmek için disipline ihtiyaç var. Öz disipline gerçekten çok ihtiyacımız var. Bu öz disiplini elde etmek, ufak ufak bazı şeyleri başarmakla mümkün oluyor. Kendiniz için koyduğunuz küçük görevleri başarmaya devam ettikçe, bunun hazzını yaşadıkça kendinizi iyi hissedip motive oldukça, daha disiplinli, daha dirayetli ve daha fazla ilerleme odaklı bir insan haline geleceksiniz. Adım adım, bu sizin hayatınızı algılama şeklinizi değiştirecek.
%1 kuralı çok bahsedilen bir konudur, ben çok sevmem ama derler ya, her gün %1 ilerlesen bir yılda ne olur? Bir yılda %365 ilerlemiş olabilirsiniz. Hadi %1 demeyelim, binde bir diyelim, 10 binde bir diyelim. Her gün kendimize bir şeyler katabilmek, hedefimiz için belirlediğimiz konularla ilgili küçük parçaları fethetmek, o zaferi kazanmak bizi hızlı ilerletecektir. Birkaç yıl içerisinde çok farklı bir kişiye dönüşme ihtimalimiz var. İstikrarlı olabilmek, mental olarak güçlü olabilmenin temelidir. Görevleri kazanmaya devam ediyorsanız, adım adım daha istikrarlı hale geleceksiniz. Kartopu etkisi, bir şeyleri kazanmanın, elde etmenin, insanı diğer hedefler için daha açık ve istekli hale getirmesi, gerçekten vardır.
Sürekli başarısız olursanız, evet, bu bir başarısızlık doğurabilir ve üzülebilirsiniz. Ama başarısız olsanız dahi, küçük küçük kendinize dair belirlediğiniz zaferleri kazanmak ve görevleri başarmak, sizde başarılı olma hissini uyandıracak, motivasyonunuzu artıracak ve daha ileriye doğru ilerlemek isteyeceksiniz. Küçük zaferleri kazanmak, zaman içerisinde zihninizde yeniden bir çerçevelenme ve şekillenme durumu yaratacak. Elde ettiğiniz küçük zaferleri yetersiz veya az olarak görmek yerine, başarının ve ilerlemenin kanıtı olarak görmek, yeni bir bakış açısı olacak ve bu perspektif motivasyonu diri tutacak, sabırsızlığı azaltacak.
Sabır, mental dayanıklılık için çok önemli temellerden biridir. Sabırsızsanız ilerlemek, dayanıklı olmak, hayata karşı güçlü durmak, zor şartlarla baş etmek gerçekten zor. Küçük zaferleri kazanmak, size daha sabırlı, daha sakin ve daha çok ilerleme odaklı bir vizyon kazandıracak.
Küçük zaferlerin gerçek etkisi ne olabilir? Başarısız hissettiğimiz zamanlar olur, işlerimiz kötü gider, okul kötü gider, dersler kötü gider, hayat kötü gider… İşte bu durumlarda, elde edeceğimiz küçük zaferlere tutunabiliriz. Tutunabileceğimiz bu küçük başarılar, zor bir gün geçirdiğinizde ve kötü giden hayat şartlarında, bazı görevleri yerine getirmek ve bu konuda dirayetli olabilmek, bize ilerleme için bir şans verebilir. Büyük resim kötü görünebilir ama küçük bir parçada büyük bir moral bulabiliriz.
Danışanlarımla konuşuyorum; işleri kötü giden, kaygılı olan insanlar, bazen büyük işler yürütüyorlar. Bazen işleri batsa ne yapacaklarını düşünüyorlar. Bu durumları açık yüreklilikle bana anlatıyorlar. Ve bu konuları konuştuğumuzda şunu söylüyorlar: “Evet, koşuyorum, yapıyorum. En azından o gün sabah kalkıp koşuyu yapmış olmak ya da günü bitirmeden önce antrenmana gidip antrenmanı bitirmiş olmak, kendi adıma o gün başarılı hissetme sebebim oluyor.” Bu çok değerli.
Küçük zaferleri kazanabilmek, burada antrenmandan örnek veriyorum ama düzenli şekilde antrenman yapabilmek gerçekten zor bir iştir. Kötü gittiğinde, kötü bir gün geçirince, hayat şartları kötüleştiğinde, çalışanlar sorun çıkardığında bile gidip antrenmanı yapmak, koşuya çıkmak, zihinsel olarak dayanıklı kalmanın sebeplerinden biridir.
Her şey kötü gitmiş olsa bile, o gün şunu diyorlar: “Evet, koşu görevim vardı, bunu başardım. Bugünün küçük başarısı, küçük zaferi bu. Yarın daha iyi bir şeyler yapabilirim.” Küçük görevleri başarmak elbette büyük açıdan yeterlidir ama bunların farkına varmak, bilinçli şekilde bunu becerebildiğimizi görmek ve kendimizi bu açıdan telkin etmek çok önemlidir. Özellikle düzenli bir antrenmanınız varsa veya sabah rutini oluşturduysanız ve her sabah bunu yapıyorsanız, bunu başardıktan sonra kendinizle konuşmak ve kendinize teşekkür etmek önemlidir. Dışarıdan gelip kimse sizi takdir etmeyecek ve takdir edilmek insani bir duygudur, insanı otomatik olarak motive eder.
Birisi size küçük bir iltifat ettiğinde (ör. “Bugün kıyafetiniz çok güzelmiş” veya “Parfümünüz güzelmiş, saç kesiminizi çok beğendim”) ruh halimiz değişiyorsa, küçük zaferleri kazandığımızda da kendimize teşekkür etmeyi unutmamalıyız. Bütün bir ömür boyunca kendimizle yaşamaya devam ediyoruz. İnsanlar bizim düşünce tarzımızı, konuştuğumuz kadar anladıkları kadar bilirler ama kafamızın içinde çok farklı savaşlar var. Çoğumuz aklımızda birçok şeyi alıp veriyoruz, aşağı indiriyoruz, yukarı kaldırıyoruz, yerleştiriyoruz… O savaşlardan dış dünyanın haberi yok.
Bir yerde okumuştum, insan düşüncesinin sadece %10’unu dışarı aktarabiliyormuş, yani %90’ı aklın içinde dönüyor. Kendimizle yaptığımız küçük konuşmalar oldukça önemli. Bunlar, kendimize karşı bakış açımızı geliştirmemize sebep oluyor. Kuru kuru konuşmakla olmuyor. Bir şeyi başardığımızda veya aldığımız kararları yerine getirdiğimizde, küçük zaferleri kazandığımızda kendimize teşekkür etmek çok değerli.
Akşam yatağa girdiğimizde gün içerisinde yaptığımız başarıları, küçük zaferleri değerlendirip bundan motive olmak ve bunlara tutunmak, insanın ilerlemesi ve geleceğe dair umut bulabilmesi için çok önemli. Günün sonunda elimizdeki en büyük şey kendimiziz. Kendi düşüncelerimizle kendimizi yönetmeye devam ediyoruz.
Diyelim ki hayatınızda bir maratonu bitirmek istiyorsunuz. Maraton 42 kilometre ve oldukça zorlu. Sağlık sorunu olmayan herkes, mevcut durumu ne olursa olsun, düzgün bir antrenman ile maraton koşabilir. Ama 42 kilometreyi bir anda gözümüzde büyütmekle bunu koşmamız mümkün değil. İnsanlar yarış çok uzun geldiği için geri durur. Ama düzgün bir antrenman planı ile çalıştırırsak zamanla bunu başarabilirler.
Bu süreci devam ettirebilmek, belki 2 yıl sürecek. Sıfırdan başlayan biri için ilk hedef, 1 kilometre boyunca kesintisiz koşabilmek olabilir. İlk zafer bir kilometreyi bitirebilmektir. Burada bakış açısı önemli: “Daha henüz bir kilometreyi ancak koşabiliyorum, 42 kilometreyi nasıl koşacağım?” demek, büyük hedefine ilerlemeyi engeller. Doğru bakış açısı: “Sıfırdan başladım, şu an 1 km mesafeyi kesintisiz koşabiliyorum, aferin bana, çok iyi çalıştım, buraya geldim, kendime teşekkür ediyorum. Sonraki hedefim 5 km.”
Bu iki farklı bakış açısı, hedefine ilerlemeyi ciddi şekilde etkiler. Hayatın her yerinde geçerlidir. Hedef büyükse, Everest’e tırmanmak veya CEO olmak olabilir. Küçük görevleri başarıp zaferleri kazanmak, kendimize teşekkür etmek, yeni hedefler koymak ve ilerlemek bizi tam olarak hedefe götürür. “Henüz sadece bunu becerebildim” bakış açısı, ilerlememizi engeller.
Benzer şekilde, modunuz çok kötü uyandığınız bir sabah… Eğer o sabah yapmanız gereken bir egzersiz varsa, koşu, yüzme veya bisiklet… Modunuz kötü olsa bile bunu yaptığınızda, elde ettiğiniz başarmışlık hissi motivasyon sağlayacak ve bütün gününüz değişecek. Önemli olan bir görevi küçük de olsa başarmak ve başarmış olmanın bilincine varmak. Büyük hedefler hepimizi korkutabilir ama unutmayalım ki en büyük dağlar bile küçük adımlarla aşılır. Everest’in tepesine dağcılar küçük küçük adımlarla çıkar. Siz de hayatınızda küçük bir zafer kazanıp bir şeyleri değiştirmeye başlayabilirsiniz: 5 dakika egzersiz yapmak, kısa bir okuma yapmak, bir kitabın ilk sayfasını açmak veya zor bir günde pes etmek yerine devam etmeyi seçmek… Bunlar küçük olsa bile motive edecek ve ileriye taşıyacak zaferlerdir.
Küçük zaferlerinizi asla küçümsemeyin. Biriktiğinde kendimize olan inancımızı büyütür ve bizi tahmin edemeyeceğimiz kadar güçlü yapar. Bugünden itibaren kendimize sorabiliriz: “Bugün hangi küçük zaferi kazandım?” Cevabın basit olup olmadığı önemli değil; önemli olan ilerlememiz için verdiği destektir. Ben, askerlik ve antrenörlük tecrübelerimden elde ettiğim birikimi aktarmaya çalışıyorum. Küçük zaferlerinizin sizi daha büyük hayallerinize taşıdığı bir yol ve yolculuk diliyorum. Bir sonraki bölümde görüşmek üzere, sağlıklı ve güçlü kalın.

Bir yanıt yazın