Kapatmak için ESC tuşuna basın

Umut Varol Online Fitness Koçluğu

7 | Kimse Seni Kurtarmaya Gelmeyecek, Kendi Yolunu Sen Çizmek Zorundasın

Hepimizin hayal kırıkları var.
Başarısızlıklarımız var.
Geçmişte yaptığımız hatalar var.
Çok isteyip ama elde edemediğimiz birçok şey var.
Belki huzur, belki mutluluk, belki eğlence… Bunu çok iyi biliyorum.
Çünkü benim de çok büyük hayal kırıklıklarım var.

Hepimiz insanız. Hepimizin kendine ait mücadeleleri var.
Ve eminim, kimsenin hiç bilmediği, asla kimseye anlatamayacağımız, en yakınımızın bile farkında olmadığı birçok savaşı aklımızın içinde veriyoruz.
Kimseye anlatmamamızın sebebi belki ötekileştirilme korkusu, belki usanmışlık, belki unutmak isteği, belki de sadece kimseyi meşgul etmemek.
Ama geleceğim nokta şu: Yalnız değilsin.
Hepimizin iç savaşları var.

Bölüm 8 : Kendine Liderlik Et, Mental Dayanıklılığın Temeli

Hepimizin içini yakan hayalleri var.
Kendimizi o noktada hayal ettiğimiz…
Belki mutlu bir ev, belki kendi işimize sahip olmak, belki iyi bir müzisyen olmak, belki iyi bir fiziğe sahip olmak, belki de hayalimizdeki üniversite bölümünü kazanmak.
Ayna karşısında kim olduğumuzu sorguladığımız zamanlar olduğunu biliyorum.

Bazen kendimize sorarız:
“Bu ben miyim? Hak ettiğim bu mu? Neden daha fazlası değilim? Neden hayallerime ulaşamıyorum, istediklerimi gerçekleştiremiyorum?”
Bu konuda kendinizi çok fazla hırpalamayın. İnsan kendini hep yetersiz görür.
Geldiği nokta ona asla yetmez.
Hep içinde bir “olmayan”, bir “eksik” vardır.
Bu konuda yalnız değilsin.

Uzun süre önce bir video izlemiştim.
Koçluk yaptığım birçok kişiye karşı bakış açımı değiştirmeme sebep olmuştu.
Videoda kolları ampute edilmiş bir genç, kutunun üzerine sıçramaya çalışıyordu.
Başında antrenörü, bunu başarabileceğini söylüyordu.
Bu gencin kendinden şüphe ettiği çok açık şekilde görülüyordu.
Antrenörün desteği ve iki yanında duran kişilerin motivasyonuyla, 3-5 deneme sonrasında kutunun üzerine sıçrayabilmişti.
İşte bu video, biraz motivasyonla nelerin başarılabileceğinin minicik bir örneğiydi.

Şimdi size anlatacaklarımın birçoğunu bu videodan esinlendim.
Başarmak istediğimiz bir şey olduğunda, çoğu zaman yalnız kaldığımızı hissederiz.
Yeni bir iş kurmak, fiziksel bir amaca ulaşmak, hayatımızı baştan sona düzenlemek…
Kısacası bizi ileriye taşıyacağını düşündüğümüz birçok şeyi yapmaya kalktığımızda ve bundan çevremize bahsettiğimizde, nedense bir türlü aradığımız desteği bulamayız.

Bilirsiniz, bunu eminim az da olsa hissetmişsinizdir veya çevrenizde görmüşsünüzdür.
Giyim tarzınızı değiştirmek istemeniz bile bazen destek görmeyebilir.
Bu konuda yalnız değilsiniz; bunu da bilmenizi isterim.

Birçok danışanım fiziklerini güzelleştirmek için beslenmesini kontrol altına almaya çalışıyor.
Daha sağlıklı olmak ve iyi hissetmek için spor yapıyorlar.
Yani hem kondisyon hem de görüntü anlamında kendilerini ileriye taşımaya çalışıyorlar.
Ama onlarla konuştuğumda, çevrelerinden birçok negatif düşünce geldiğini söylüyorlar.
“Aman hayata bir daha mı geleceğiz?”, “Aman manken mi olacaksın?”, “Adam sen de, kırkından sonra göbeğini eritmeye mi taktın?”
Peki bunun nesi kötü?
Kendini daha sağlıklı hissetmek istemek, kaliteli beslenmek, fiziksel olarak daha iyi görünmeye çalışmak…
Bunun neresinde yanlış var?
Her açıdan mükemmel bir hareket tarzı değil mi?
Sağlığını korumak, mental olarak daha güçlü olmak, kaliteli bir yaşam sürmek…
Bunda ne yanlış olabilir ki?

Ama nedense, böyle artık zorunluluk sayılması gereken bir adımı bile attığımızda, yakın çevremizden destek görmek oldukça zor olur.
Bazen konu yeni bir iş planında da böyle olabilir.
Hepimiz hayatta kalmak ve giderlerimizi karşılamak için çalışıyoruz — bu bir gerçek.
Bunu daha iyi bir seviyeye taşımak için yeni bir iş kurma düşüncesinin nesi kötü olabilir?

Bir danışanım, torununu ziyarete gittiğinde İngiltere’de rahat olabilmek için, 60 yaşından sonra İngilizce öğrenmeye başlamıştı.
Aynı zamanda spor da yapıyordu çünkü torunuyla vakit geçirirken enerjik olmak istiyordu.
Yani bunları yapması için çok güçlü sebepleri vardı.
Ama çevresinden gelen tepkiler inanılmazdı:
“Bu saatten sonra ne sporu?”, “İngilizce öğrensen ne olacak?”, “Zaten vakit geçmiş!”
Kendini daha ileriye taşımak isteyen birine destek vermek yerine köstek olan bir çevre…
Lütfen bu durumu bir düşünün.

Bu anlattıklarıma kendi hayatınızda mutlaka şahit olmuşsunuzdur.
Çünkü ben çok defa oldum.
İnsanların paçamızdan tutması bitmez.
Hâlbuki yakın çevremizin, tam aksine bize destek olup, paçamızdan çekmek yerine ayağımızdan yukarı itmesi gerekmez mi?
Böyle olması daha doğru değil mi?

Ama esas anlatmak istediğim şey başka.
Bazı acı gerçeklerden bahsedeceğim.
Şunu bilmeliyiz ki kimse bizi kurtarmaya gelmeyecek.
Bazen insanlar kurtarıcı bekler; işler kötü gider, biri gelsin isteriz.
Ama kimse gelip sırtımızı sıvazlamayacak, “Sen başarırsın.” demeyecek.
Kimse bunu yapmayacak. Kendi başımızayız.

Hele ki yaşın olgunluğa varmışsa, kimse senin yükünü taşımaz.
Kendi başına sırtlanacaksın.
Belki geçmişte birileri destek olmuştur ama şartlar değişti.
Artık o olgunluğa ulaşmalıyız.
Eğer hâlâ “süvariler gelir, güneş yeniden doğar” diyorsak — yanılıyoruz.
Üzgünüm ama maalesef öyle olmayacak.
O şafağı kendimiz söktürmek zorundayız.

Başarmak istiyorsak, yalnız olduğumuzu bilmeliyiz.
Amacımız ne olursa olsun, bir konuda ilerlemek istiyorsak, yalnız olduğumuzu fark etmeliyiz.
Belki en sevdiğimiz kişi bile akşamları bizi motive etmeyecek.
Kitap yazmak, yeni bir şarkı bestelemek, bir uygulama kodlamak…
Zaman alacak ve birçok kişi bizi eleştirecek:
“Neredesin sen?”, “Kayboldun!”, “Bu da bir garip adam oldu.”
Sosyal hayatımızı dengelemek zor olacak, hatta bazen ötekileştirileceğiz.
Ama unutmayalım: Kimse yol göstermeye gelmeyecek.

Elimizde bir pusula, bir harita olmadan dağ başında yalnız kalacağız.
Hiçbir insan gelip bize kim olduğumuzu hatırlatmayacak.
Geçmiş başarılarımızı, başarısızlıklarımızı, hayal kırıklıklarımızı, tecrübemizi…
Bunların hiçbirini kimse bize hatırlatmayacak.
Kimse bizi mental olarak daha güçlü hale getirmek için çaba göstermeyecek.
Bazen yardım gelebilir, ama önce biz başlamalıyız.

Arabamız bozulursa önce biz itmeliyiz.
Biz itmeye başlarsak, birileri mutlaka destek olur.
Fakat ilk hareketi biz vermeliyiz.
En zor kısmı biz üstlenmeliyiz.
Belki birileri bizi motive eder, ama bu, biz yola çıktıktan sonra olur.
Kimse en başta “Sen yapabilirsin.” demeyecek.
Biz ilerlemeye başlayınca, insanlar tebrik edecek, bizden fikir alacak.
Ama ilk motivasyonu kendi içimizde bulmak zorundayız.

Mental dayanıklılığın sırrı tam da budur:
İçten gelen devam etme arzusunu kendi başımıza keşfetmek.
Kimse bizi mental olarak güçlendirmeyecek; kimsenin buna zamanı da yok zaten.
Bu yolu kendi başımıza bulacağız.
Zorluklardan kaçmak yerine, mücadeleyi kabul edeceğiz.
Her zorluğun bizi güçlendirdiğini, başarsak da başarmasak da bize tecrübe kattığını bileceğiz.

Mücadele edecek bir sebep yoksa bile, o sebebi arayıp bulacağız.
Adım adım mental olarak kendimizi inşa edeceğiz.
Kim olduğumuzu her zaman aklımızda tutacağız.
Geçmiş zaferlerimizden kuvvet bulacağız.
Başarısızlık yıkıcı bir son değil, edinilmiş bir tecrübedir.

Kendi başımıza yapmalıyız.
Ders çalışmamız gerekebilir — o zaman çalışalım.
Öyle çalışalım ki herkes bizden esinlensin.
Bir iş kurmamız gerekiyorsa, kuralım.
Her detayını öğrenelim, dört elle sarılalım.
Kilo vermemiz gerekiyorsa, plan yapalım ve sadık kalalım.
Bu asla küçümsenecek bir şey değil.
Yemek yemeyi sınırlamak bile büyük bir irade göstergesidir.

Yeni bir şey öğrenmek istiyorsak, öğrenelim.
Zaman harcayalım, para harcayalım.
Bu küçümsenecek bir şey değil — tam tersine, takdir edilesi bir özellik.
Kimseye küsmeyelim.
Kimseye ihtiyaç duymayacak hale gelene kadar çalışalım.
Sonrasında herkese ışık saçalım.

Hayat, bizim savaşımızdır.
Önce biz kazanalım, sonra çevremizin kazanmasına yardım edelim.
Yardım gelmemesini kişisel algılamayalım.
Bazen insanlar yardıma ihtiyacımız olduğunu fark etmeyebilir.
Mental olarak güçlü olmak istiyorsak, yardım olmadan da yürümeyi öğrenmeliyiz.

İçsel dürtümüzü bulmalıyız.
Plan yapmalıyız, çünkü planı olan insanlar sadık kalabilir.
Planı olmayanlar kör dövüşünden öteye geçemez.
Küçük zaferler kazanalım; çünkü küçük zaferler bizi ileriye taşır.
Bilgimizi büyütelim, tecrübemizi arttıralım.
“Vaktim yok.” demeyelim — herkesin 24 saati var.
Etkili kullanalım.
Benliğimize katkı sağlayalım, çünkü benliğimiz bizim her şeyimizdir.

Kendimizi nerede görüyorsak, ona göre davranalım.
Bu, benlik algımızı güçlendirir.
Fiziksel kapasitemizi artırdıkça, mental olarak da güçleniriz.
Kendimize saygımızı koruyalım.
Kendine saygısı olmayan biri, mental olarak güçlü olamaz.

Kendimize kişisel liderlik yapmaktan asla vazgeçmeyelim.
Kimse bize gelip güzellik yapmayacak.
Kendi liderimiz olmalı, kendimizi yönetmeliyiz.
Kendi başımıza başarabileceğimize inanmalıyız.
Her şey adım adım değişecek.
Destekler, motivasyonlar, hepsi sonrasında gelecek.

İnsanlar genellikle olabileceklerinin yarısı kadar olurlar.
Türlü türlü bahaneyle potansiyellerini zayıflatırlar.
Oysa hepimizin ulaşmak istediği bir nokta var.
Birçok şeyin yolu belli — sadece o yolları kendimize göre düzenlemeli ve kendimize güvenmeliyiz.
İnsanlar çoğu zaman “Elimden geleni yaptım.” der.
Ama bu büyük bir yalandır.
Yapmaları gereken tek şey, elinden geleni değil, gerekeni yapmaktır.

Nereden mi biliyorum?
Kendimden, çevremden, hayat tecrübemden.
Kendimize şunu soralım:
Gerekeni mi yapıyoruz, yoksa sadece elimizden geleni mi?

Lütfen amaçlarımız için gerekeni yapmaya başlayalım.

Ben Umut Varol.
Bugün sadece sana özel, seni uyandıracak, farkına varmanı sağlayacak, gerektiğinde motive olmak için tekrar dinleyebileceğin bir şey anlatmaya çalıştım.

Sana inanıyorum.
Sen çok daha fazlası olabilirsin.
Sağlıkla ve güçlü kal.

Umut Varol

Merhaba, Umut Varol ben. Sistem Mühendisi, Mustafi Yüzbaşı ve Kıdemli Vücut Geliştirme§Fitness Antrenörü'yüm. Amacına ulaşmak isteyen profesyonel ve amatörlere online fitness koçluğu yapıyorum. Mental dayanıklılık konusunda ilham vermek için, "🎙️Kurşun Geçirmez Zihin" isimli podcastimde her hafta bir konuyu ele alıyorum. Fitness ve beslenmeyle ilgili blog yazılarımı burada paylaşıyorum.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir